Günün Sözü

Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.

26 Eylül 2014 Cuma

Türkiyedeki anti İslamist İslamofobi

Türkiye'de Müslüman olduğu halde çarpık bir laiklik anlayışı ile Anti-İslamist/İslamofob olan tipler var, Müslüman olmayan agnostik yahut ateist olan kişiler de var... Bu kişilerden Antİslamist/İslamofob olmayanlarıyla bir sorunumuz yok... Ama Ateizmini bir nefret aracı olarak kullanan, İslamofob/Anti-İslamist tutumunu çekinmeden sergileyenler var. Bir çeşit zenofobi hastası da olan bu kişilerin aslî sorunu Allah ile, nefretleri Allah'a yönelik ancak Allah'ı somut bir şekilde muhatap olarak bulamadıklarından nefretlerini Allah'ın kullarına kusuyorlar, açıkçası bir kısmı durumunun vehhametinden de bîhaber...

Bahsettiğim tipolojiler; Müslüman olup aynı zamanda İslamofob/Anti-İslamist olan yahut ateistliğini bir nefret aracı olarak kullananlar -tüm ateistler değil- her durum ve fırsatta Müslüman ve dindar olan kesimin hayatına sözlü ve fiili saldırı halindeler. Kendi hayatlarına Müslüman dindar kesimden hiçbir zaman bir baskı gelmediği halde "mahalle baskısı" yaygarasıyla olmayanın çığırtkanlığını yapan bu kesimin, her durum ve fırsatta Müslüman dindar kesime zorbalık yaptığı da malum.

Baştan belirteyim sabrımın sonuna geldiğim şu günlerde, kullanmaktan hoşlanmadığım, hayâ ettiğim, bana değil kendilerine ait olan örnekleri vermekten çekinmeyeceğim...

Bu tipolojiler her türlü yasakçılığın adresidir ve kaldırılan başörtüsü yasağı için olmadık hakareti ederler: "Allah kızları istese başörtülü yaratırdı ama çırılçıplak yarattı, örtünme tercihtir." O zaman neden çırılçıplak gezmiyorsun? Hasta olduğunuz için gittiğiniz doktor "Vücudunuz güneş görmemiş" dedikten hemen sonra gırtlak çatlattığı vahşet dolu bir ses tonuyla "Tabi böyle her yerini sararsan hasta olursun, az açılın..." diye hakaret etmeye getirir. Günlerden derin nefretin de günleri olan Gezi günleriyse metroda sizi başörtülü olduğunuz için tekmelerler... Bulunduğunuz ortama kapı tıklatmadan uluorta dalanlar ise mahrem bir yerinizi örtme telaşınıza dair rahatsız edici cümleler kurarlar. Tokalaşmadığınızda, buna karşılık olarak türlü nahoş cümle ile sizi rencide ederler… Son dönem içimizde mayalanmış olan nifak tohumlarının iftiralarını da arkalarına alarak, faizden korkunuzdan kredi kartı dahi kullanmadığınızı, ticarete girmediğinizi bilse dahi bilip bilmeden size "hırsız" diye bağırmaktan çekinmezler. Yetim çocuklar için bir şeyler yapmak istersiniz, bu kez size IŞİDcilik iftirası atarak fiilen saldırırlar. Bazısı "Ben her yeri örtülü bir kadın gördüğümde merak ediyorum." derken bulunduğu çukura dair zerre rahatsızlık duymaz... Bir diğeri tesettürlü kadınlar ile playboy dergilerine soyunan kadınları bir tutarken çekinmez ama bu çirkin tutum kınanmaz. Midenizin kaldıramayacağı daha nice örnek mevcut ama insan hayâ ettiğinden yazamıyor... Bu vahim silsile böyle devam eder gider... Hatta kızı başını örttüğü için evlatlıktan atan baba konu olmazken, evladını orta öğretime başörtülü göndermek isteyen baba konu olur, fırsat bulunsa evladı elinden alınır, işte silsile buraya kadar varır: Açmak isteyen çocuk tercih hakkına sahiptir ama örtmek isteyen çocuk ne hikmetse bu hakka sahip değildir.

Bu ve buna benzer türlü tutumun maalesef çok kez şahidi ve muhatabı oldum. Benim muhatap olduğum bu kesim, kendimi bildim bileli bu tip tacizler ile hayatıma müdahale etti, 28 Şubat mevzumu bilen biliyor, mesele ben de değilim, binlerce dindar Müslümanın hayatına müdahale edildi. Halen daha ediliyor... Bunların tüm bu tutumlarına karşı hüsn-ü kabul ile muamele ettik, nefret dilini, fiili saldırıyı tercih etmedik, -elhamdülillah- ancak sabır sonu olan bir şey, benim artık sabredecek, hüsn-ü kabul gösterecek bir yanım kalmadı. Tez elden bu hastaların tedavi edilmesi gerekiyor, hiç kimsenin yaşamına müdahale etme hakları yok, tutumlarının aynısıyla muamele görmedikleri için oraya buraya saldırmaktan geri durmuyorlar, tüm yaptıklarına rağmen, saldırılarına rağmen savunma bile göstermeyip kendi hallerine bıraktık ama mesele çözülmedi, makul yasal düzenlemeler ile bu tip İslamofob/Anti-İslamist tavırların önüne geçmek elzem, zira mütemadiyen saldırıya uğrayan kesimlerde açılan yaraların önüne geçilmezse o kesimlerde de bir çeşit sabır taşması olması muhtemel. En azından bunun için, toplumsal refah için bu şart.

CEMİLE BAYRAKTAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder