Günün Sözü

Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
farkindamisiniz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
farkindamisiniz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Merhametlilerin en merhametlisi

Hiç farkettinizmi bilmiyorum;
Âzapla korkutulan her âyetin sonrasında,
Müjdelendiren bi âyet var.

- Şüphesiz Rabbim merhametlilerin en merhametlisidir.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Cumhuriyet sonrasi

Cumhuriyetin ilanından sonra, bu memlekette, çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlara çok haksızlıklar, zulümler yapıldı. Millî kimliğe, millî kültüre, temel insan haklarına, hukuka, din ve inanç hürriyetine aykırı olarak İslam medreseleri, tasavvuf tekkeleri kapatıldı. İslamî eğitim yasaklandı. Zulüm o kadar şedit oldu ki, Ezan okunmak bile yasaklandı. Ayasofya müze yapıldı. Nice din alimi, müftü, şeyh, ziyalı Müslüman asıldı, zindanlara atıldı, sürgünlere gönderildi. İslam vakıflarına el konuldu. On binden fazla cami, mescid, medrese, imaret binası yıkıldı, satıldı, kiraya verildi, harap edildi. Tarihî İslam kabristanları düzlendi, kimisi park yapıldı, kimisi yapılaşmaya açıldı.  

5 Mayıs 2014 Pazartesi

HUZUR


Dertsiz Hayat
Evinin bahçesinde oturmuş çayını yudumluyordu. Çayını yudumlarken bir taraftan kuş seslerini dinliyor, bir taraftan da bahçedeki rengarenk çiçekleri seyrediyordu. Çocukları bahçede oradan oraya koşturuyor, bahçeyi kahkaha sesleriyle daha da şenlendiriyordu.
Çok huzurlu, çok mutluydu. Hiçbir derdi, hiçbir sıkıntısı yoktu. Her istediğini elde ediyor, her istediğini yapabiliyordu. Maddi problem nedir bilmiyordu. İstediği her şeye rahatlıkla ulaşabiliyordu. Yediği önünde yemediği arkasındaydı. Canı ne isterse yiyor, canı çekerse içiyor, canının istediği her yere gidiyor, özlem duyduğu dostlarıyla sevdikleriyle rahatlıkla görüşebiliyordu.
Çevresindeki herkes de kendisi gibi mutlu, huzurlu ve neşe içindeydi. Bu durumdan dolayı ayrıca bir huzur ve mutluluk duyuyordu. Çevresinde mutsuz, huzursuz insanlar görse bu durumdan o da etkilenecek mutsuz ve huzursuz olacaktı. Ama öyle değildi. Çevresindeki herkes kendisi gibi mutluydu, huzurluydu.
Hastalık, sakatlık, kaza, bela, sıkıntı nedir bilmiyordu. Çocukları, eşi ve kendisi her zaman sağlıklıydı. Hiçbir hastalık, musibet kendilerine uğramıyordu. Çevresindeki insanlarda da hastalık vb musibetlere rastlanmıyordu. Sevdikleri de sağlıklı olduğu için kendini daha da iyi hissediyordu. Herkes sağlıklı, herkes huzurlu, herkes mutluydu.
Herkesle iyi geçiniyor, herkesle iyi anlaşıyordu. Hiç kimseyle bir derdi, sıkıntısı yoktu. Herkesler de kendisini çok seviyor, çok sayıyordu. Aralarında hiçbir küslük, dargınlık, kıskançlık olmuyordu.
Hüzün, hastalık, keder, üzüntü, darlık, musibet, kaza, bela vb sıkıntılar hayatına hiç uğramıyordu. Mutluluk, rahatlık, sağlık, neşe, huzur, sevgi, bolluk, bereket vb güzellikler ise hep onunlaydı.
……..
Yukarıda anlatılan yaşantıya benzer bir yaşantınız varsa kesin olarak bilin ki artık dünyada değil, cennet bahçelerindesiniz. Çünkü böyle bir hayatı dünyada değil ancak cennette yaşayabilirsiniz.
Bu dünyada böylesine mutlu, rahat, sağlıklı, neşeli, huzurlu, bereketli ve sıkıntısız bir hayat yaşama gayreti içerisine girmeyin. Hz. Adem'in sürgün olarak gönderildiği bir yerde cenneti aramak beyhude bir çabadan başka bir şey değildir. Biz dünyada cenneti aramak yerine kazanma çabası içerisine girersek inşallah cennete girerek yukarıda anlatılan hayatı yaşayabiliriz.
Bu dünyada mutsuz olmamızın en büyük nedeni; dünyada cenneti yaşama arzumuzdur. Oysa bu dünya cenneti yaşama değil kazanma yeridir.
Yazar:
Mustafa Eren Akçağlar

FARKINDA MISINIZ ?


Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.
Daha büyük evlerde, ama daha küçük ailelerle yaşıyoruz.
Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı.
Diplomamız bol ama sağduyumuz az.
Uzmanlar arttı ama sorunlar çoğaldı.
İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı.
Çok para harcıyoruz ama az gülüyoruz.
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz.
Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz.
Çok konuşuyor ama az gönül veriyor ve bol yalan söylüyoruz.
Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik.
Ay'a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komşumuza uğramak için karşı sokağa gidemiyoruz.
Uzaya ulaştık ama kendi iç derinliklerimizden habersiziz.
Havayı temizledik ama ruhları kirlettik.
Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık.
Çok yazıyor ama az gelişiyoruz.
Daha çok plan yapıyor ama daha az sonuç alıyoruz.
Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla.
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı.
Tanıdıklar çoğaldı ama dostlar eksildi.
Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı.
Daha mutlu olmak için somurtarak çalışıyoruz.
Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik.
Ve nihayet: 
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık.