Okumadım Allah’a şükür. İyi ki de okumamışım. Parama yazık olurdu. Çok satanlarda görünce bir kitapçıda uzun uzun inceledim hepsini farklı zamanlarda. Yani böyle sıradan, derinliksiz, ergen aşkıyla yazılmış, hiçbir edebi ağırlığı olmayan bu kitaplar nasıl en çok satanlara giriyor şaşırmamak elde değil.
Soğuk Kahve, Sabah Uykum, Sıcak Ayaz. Hepsi de bundan belki de 10 sene sonra kimsenin adını sanını bilmeyeceği kitaplar. Alıyorsun eline, koskoca sayfada iki satır yazı. Arka sayfa boş. Ama kapağı güzel bak. Adı da ilgi çekici. Elif Gibi Sevmek. Tam instagram veya Facebook’ta paylaşmalık. İçine google görsellerden apardığın iki üç tane çay, kız kulesi resmi koy. Nedir bu ya? Kimse kusura bakmasın. Bu tür kitaplar, belki 13-15 yaşlarında ergenlere hitap edebilir ama bana hitap etmiyor. Okuyan okur, kimseyi okuduğu için ayıplayamam. Ama bir tane bile Ahmet Hamdi Tanpınar kitabı okumamış, Necip Fazıl okumamış, ne bileyim dünya klasiklerini eline bile almamış birisi bu tür moda kitapları okuyup da ben kitap okuyorum demesin. İçlerinde geçen sözler sosyal medyada dolaşan sözlerin benzeri veya bir değişiği. Bir gece vakti aniden içlenip aynı sözü sen söylersin bu bir maharet değil ki? Mah^ret nedir? Kelimelere takla attırmak, mecazlarla, kinayelerle sözü bezemek, aşkı da aşksızlığı da dozunda vermek, yazının bir yönü bazı okuyucular tarafından sıkıcı gelse de bütünü itibariyle insanın okuma açlığını doyuran hatta iştahını da açan yazarlardır şahsen benim gözümde hakiki yazar. Onun için klasik olan yazarların kitaplarına bir bakın, boşuna yıllardır eskimiyorlar.
Yoksa bir kitabın sırf adı güzel diye veya herkes okuyor diye veya en çok satanlar listesinde diye alıp okursak hem paramıza yazık etmiş oluruz hem de o kitapları okurken harcadığımız zamana. Edebiyatı ergen aşkı yazarlarının yazdığı sanmakla tasavvufu Elif Şafak, Sinan Yağmur, Uğur Koşar gibi piyasa yazarlarının yazdığı sanmak arasında bir fark görmüyorum ben.
Hem bu kitapların çoğunda okudukça midemi bulandıran ki son zamanlarda bizim İslami kesimde baya bi revaçta olan kötü, ahlaksız, edepsiz, zararlı, mukaddesatı yerle bir eden İslami romantizm(!)i bolca bulmak mümkün. Neymiş “4 elif miktarı sev beni”,
“Istanbul'un Fatih'e teslim olduğu gibi teslim olmazsa gönlün bana; Eyüp Sultan gibi yolunda ölürüm. O da yeter bana…”
“Sen secdelerimi sebeb-i med'dim,Sen hûznûme denk gelen nâzlı dilberim,Sen el açıp, hıçkıra hıçkıra rabbimden dilediğim,“ Kâlb-i d u â ' msın”
“Ey yar ezan gibi çağır beni, namaz gibi özlüyorum seni” Bak bak namaz gibi özlüyormuş. Ezan gibi hayyealelaşık diye çağıracakmış onu, keratayı görüyor musun?
İşte bu yüzden de gıcık oluyorum bu tür kitaplara. Belki hepsinde yok ama, bir kitapta bir şiirin veya denemenin içinde geçen ifadeler beşeri aşkla İslâm’a ait değerleri birleştirmişse o kitap beni baştan kaybediyor. Seven vardır bilemem ama ben nefret ediyorum. Ve böyle kitaplara asla para vermiyorum. Tavsiye de etmiyorum. Tekrar söylüyorum, bir kitap çok satıyor diye, kapağı ve ismi güzel diye alınmaz.
Türkiye’de kitap yazacaksan ve çok satmasını istiyorsan iş çok basit. Kapağına kahve, kız kulesi, gül veya çarpıcı bir fotoğraf koy. İsmine: Aşk, Allah, Elif, Sevmek, Kahve gibi ve insanlar arasında darb-ı mesel olmuş sözler, ayetler vs koy (Allah de Ötesini Bırak gibi) hah o zaman kitabın çok satar arkadaş.
Son söz olarak, buraya kadar yazdıklarım tamamen kendi düşüncem. Okuyan hiçbir kardeşime neden okudun gibi sözler söyleme hakkını kendimde görmüyorum. Bu kitapları kitaplığıma koysam diğer kitaplarıma haksızlık etmiş olurum. Bu kitapları okumam, okunmasını da tavsiye etmem ama bir kardeşimiz okumuştur, beğenmiştir eyvallah. Sonuçta bu sektör de arz-talep meselesi.
eKa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder