Günün Sözü

Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Ramazan Ayımız Mubarek Olsun, Güzelliklerle ve Hayırlarla Dolup Taşsın

Gecenin karanlığı yavaş yavaş kuyunun dibinden yukarıya doğru yükselmeye başladı. Her yükseliş basamağında ışık zerreleri etrafa biraz daha yayılıyordu ve Gözün önünü görebileceği kadar bir mesafedeyken Ezan sesi dünya kuyusunun duvarlarında yankılandı. Her bir uyuyanın kulağını Allahu Ekber sesi doldurdu. Kimi kulak hemen kendi kuyusundan dışarı attı kendini aydınlığa. Kuyusunun suyuyla abdestini alıp sesin geldiği yöne doğru yöneldi. Kimi kulak etrafta bulduğu çamuru ve pisliği kulaklarına tıkayarak kuyunun en derinlerine doğru sesi duymamak için saklandı... 

 Doğudan yükselen her Güneş yeni bir günün habercisidir. O gün geçmiş ve gelecek günlerden farklı olduğu gibi doğan Güneş te ışığıyla, ısısıyla, verdiği enerjisiyle ve sebep olduğu olaylarla geçmişte doğmuş ve gelecekte doğacak bütün Güneşlerden farklıdır. Sabah gözlerini açan bir kişi önce bu ışığı algılar. Onun için de gözlerine dolan bu ışık yeni ve farklıdır. Bu yeni günde pencereyi açıp ciğerlerine derin derin soluduğu hava da diğer günlere göre farklıdır. Yüzünü yıkadığı ve tenine değen her su damlası da farklıdır. Aynada baktığı sureti görünüşte aynı gibidir ama hücrelerine ve dokularına bakıldığında bir gün daha yaşlanmış veya yenilenmiş, farklılaşmıştır.

 Her bir cisim, eşya, bitki, hayvan, taş, toprak, hava, su, dağlar, denizler, çöller, okyanuslar, kıtalar, dünya, ay, Güneş, Gezegenler, Yıldızlar...tek tek en küçük zerreden, atomdan tutun da en büyük yıldızlara kadar her şey ama her şey tektir, birdir, benzeri yoktur. Benzersiz ve tek olarak yaratılan bütün bu eserler, mahlukatlar, varlıklar, bütün mevcudat, kendilerini BİR ve TEK, EŞİ ve BENZERİ olmayan bir YARATICININ yarattığına tek tek şehadet ederler. Hem de zerreleri adedince...

 Onun içindir ki su akarken, yağmur yağarken, karlar lapa lapa düşerken, rüzgar eserken, ağaçlar fısıldaşırken, çiçekler açarken, Güller kokarken, Bübüller öterken, taşlar yuvarlanırken, dalgalar kıyılara vururken, güneşle ay gökyüzünde koştururken, yıldızlar yanıp yanıp sönerken, Ezanlar okunurken, Namazlar kılınırken, Rukular ve Secdeler yapılırken, Dualar edilirken, Zikirler çekilirken "La ilahe illallah!" nidaları bütün alemi doldurur. Gönülden ve Kalbden her "La ilahe illallah!" dendiğinde bütün Alem "Muhammedun Resûlullâh!" der, her "Muhammedun resûlullâh!" dendiğinde bütün Alem "La ilahe illallah!" der.

 Öyleyse Müslüman olmanın ilk şartı olan bu ilahi kelimeyi zikrederken dilimiz bütün hücrelerimizin sesi olup söylemeli ve söylerken de en değerli varlık yani İnsan olarak Alemdeki zikir halkasının merkezinde olduğumuzun bilincinde Aşkla ve Şevkle tekrar tekrar zikretmeliyiz. 

 ...Alacakaranlıkta adımlarını sıklaştıran adam küçük su birikintilerine basmamak için gayret gösteriyor bir an önce sesin geldiği yere yetişmek için Can atıyordu. Türkiye'ye daha önce de gelmişti, bu sesi çok kereler duymuştu ama bugün çok etkilenmişti. Yatağından hızlıca kalkıp üzerine alelacele bir şeyler giyip fırlamıştı. Sesin geldiği yere geldiğinde "La ilahe illallah!" sesini duydu ve ses kesildi. Hemen içeri girdi ve bir adamla karşılaştı. Kafasını sallayarak selam verdi ve gülümsedi, çat pat Türkçesiyle sesin nerden geldiğini sordu. Adam şaşkın şaşkın baktı ve Ezan sesini sorduğunu anladı. Anlattı, anlattı, anlattı...

Ve o ilahi kelimeyi söyleyip Alem-i İslam'ın kapısından girdi.

Artık bir sene sonra aynı yerde Ezanı okuyan -hem de tam telaffuzla- kendisiydi... 

Ramazan Ayımız Mubarek Olsun, Güzelliklerle ve Hayırlarla Dolup Taşsın... 

Yusuf Kenan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder