“
Ey talib, her yıl Ramazan kime gelir bilir misin?
Yârin mektubunu bekleyenlere… yetimlere… kimsesizlere… mağaradakilere… ah demeyi bilenlere…
Hüzünle gelir… okuyalım diye gelir… ah demeyi öğrenelim diye gelir… onun kokusunu duyalım diye gelir… ah diye diye gelir…
Tıkınmayı bırak, önce bir ah de!
Al eline Lâ süpürgesini, süpür hayatından ikilikleri, ve önce adam gibi bir Lâ (Hayır) çek şu dünyanın üstüne!
Efendimiz gibi.
Hüzünle gelir… okuyalım diye gelir… ah demeyi öğrenelim diye gelir… onun kokusunu duyalım diye gelir… ah diye diye gelir…
Tıkınmayı bırak, önce bir ah de!
Al eline Lâ süpürgesini, süpür hayatından ikilikleri, ve önce adam gibi bir Lâ (Hayır) çek şu dünyanın üstüne!
Efendimiz gibi.
Ramazan ayı tıkınma ayı değildir; karnavallar ayı ise hiç değil.
Kim için? Yetimler için. Mağaradakiler için.
Ah demeyi bilenler için.
Ey talib, o pahalı, o şatafatlı, mükellef sofralarda verilen iftarlardan uzak dur, çünkü hem orucun oruç olmaktan çıkar, hem kendini Muhammed’in kokusunu duymaktan mahrum etmiş olursun.
Akşam tıkınmak için sabahtan kendini aç bırakan zavallılar gibi de olma! Çünkü iftar ve sahurlarda şatafat içinde tıkınanların orucu fasiddir.
Zahirde değil, bâtında. Orucun ahkâmınca değil, esrarınca.
Anlamıyor musun onlara helâl, ama bize haram.
Bize, yani ah diyenlere…
Muhammed’in yetimlerine…
Vasiyetimdir.
”Kim için? Yetimler için. Mağaradakiler için.
Ah demeyi bilenler için.
Ey talib, o pahalı, o şatafatlı, mükellef sofralarda verilen iftarlardan uzak dur, çünkü hem orucun oruç olmaktan çıkar, hem kendini Muhammed’in kokusunu duymaktan mahrum etmiş olursun.
Akşam tıkınmak için sabahtan kendini aç bırakan zavallılar gibi de olma! Çünkü iftar ve sahurlarda şatafat içinde tıkınanların orucu fasiddir.
Zahirde değil, bâtında. Orucun ahkâmınca değil, esrarınca.
Anlamıyor musun onlara helâl, ama bize haram.
Bize, yani ah diyenlere…
Muhammed’in yetimlerine…
Vasiyetimdir.
— | Dücane Cündioğlu |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder