Peter Pan erkeklerle ilişki kuran kadınların unutmamaları gereken en önemli şey, ciddi bir ilişkinin ancak, olgun, sorumluluk sahibi, duygularını ve düşüncelerini dengeli biçimde ifade edebilen iki insan arasında kurulacağı gerçeğidir.
Bugünlerde duygusal sorunlarını paylaşan her genç kadının, sanki aynı adamdan söz ettiği gibi bir hisse kapılıyorum.
Bu adam, çekici ve etkileyici.
Mücadeleci ve zeki.
Ani kararlarla yaşamını bir anda değiştirecek kadar enerjik.
Hayatta her şeyin en iyisini hak ettiğini düşünecek ölçüde kendine güvenli görünüyor.
Tüm kızların ilgisini çektiğini ama kendisinin seçici olduğunu söylüyor.
Çok sosyal bir insan. Eğlenmeyi seviyor ve kendisi de eğlenceli birisi.
Görüntüsüyle pek ilgili.
Çocuksu bir ruhu var.
Beraber olduğu kadına, kendisini kraliçe gibi hissettiriyor.
Ama bazı kusurları da yok değil.
Örneğin hata yaptığında ilginç bir tutum sergiliyor.
Ya hatasını aşırı abartıyor ve karşısındaki de ister istemez onun adına üzülüp hatayı affediyor veya suçu başkasının üzerine atıyor ve böylece sorumluluk almaktan kurtuluyor.
Onun için özür dilemek çok zor.
Duygularını kolayca ifade edemiyor.
Önemli günleri unutuyor.
Yakın dostları yok, çok fazla tanıdığı var.
Arkadaşlarına yardım etmeyi seviyor ama beraber olduğu kadının ufak tefek isteklerini bile yapmaktan olabildiğince kaçıyor.
Kadının duygusal ihtiyaçlarına çoğu kez kayıtsız. Uzun yakınmalarla elde edilen ilgisi, kısa sürede dağılıyor.
Duygusal olgunluktan uzak.
Komik davranışlar sergiliyor.
Bilgisayar, video ve kâğıt oyunları oynamak, saatlerce tv izlemek gibi şeylerle vakit geçirmekten hoşlanıyor.
Beraberce bir şey yapmak, ancak o isterse mümkün.
Kendi düşüncesine uymayan fikir ve önerileri dinlemiyor bile.
Bencil ve kendine âşık.
Rahatlamakta zorlanıyor; hemen her zaman gergin.
Durup dururken öfke nöbetine tutulabiliyor.
Maço söylemleri var. Bu davranış özellikle reddilme korkusuna kapıldığında ortaya çıkıyor.
Kıskanç. Kadının bağımsızlığı fikri onu öfkelendiriyor.
Tuhaf korkuları ve gizliden sezilen bir özgüvensizliği var.
Kadını, aşırı duygusal olmakla suçluyor ; karşısında put gibi durarak onu çıldırtabiliyor.
Yaşamın getirdiği sorunları aşmak için alkol ve madde kullanmaya eğilimli.
Annesiyle sorunları var. Babasıyla ise anlaşamıyor. Onların kendisini onaylamadığını hatta sevmediğini düşünüyor.
Otoriteyle sorunlar yaşıyor.
Ve kadınların kafasını karıştıran, onları en çok üzen ortak özellik ise şu:
Gerçeklerden kaçıyor. Evliliğe, çocuk sahibi olmaya hazır olmadığını söylüyor.
Yaşının otuzun, kırkın üzerinde olması, bu durumu değiştirmiyor.
Kendisi yaşlandıkça, ilişki kurduğu kadınların yaşı küçülüyor.
Birine ait olmanın, kendisini ürküttüğünü anlatıyor.
En büyük kaygısı, kaçamayacağı bir durumun içine düşmek.
Konuyla ilgili 1983 yılında bir kitap yayınlayan Psikolog Dan Kiley’e göre, aslında tüm bu bulgular, sorunlu bir davranış tablosunu tanımlıyor:
PETER PAN SENDROMU
Mücadeleci ve zeki.
Ani kararlarla yaşamını bir anda değiştirecek kadar enerjik.
Hayatta her şeyin en iyisini hak ettiğini düşünecek ölçüde kendine güvenli görünüyor.
Tüm kızların ilgisini çektiğini ama kendisinin seçici olduğunu söylüyor.
Çok sosyal bir insan. Eğlenmeyi seviyor ve kendisi de eğlenceli birisi.
Görüntüsüyle pek ilgili.
Çocuksu bir ruhu var.
Beraber olduğu kadına, kendisini kraliçe gibi hissettiriyor.
Ama bazı kusurları da yok değil.
Örneğin hata yaptığında ilginç bir tutum sergiliyor.
Ya hatasını aşırı abartıyor ve karşısındaki de ister istemez onun adına üzülüp hatayı affediyor veya suçu başkasının üzerine atıyor ve böylece sorumluluk almaktan kurtuluyor.
Onun için özür dilemek çok zor.
Duygularını kolayca ifade edemiyor.
Önemli günleri unutuyor.
Yakın dostları yok, çok fazla tanıdığı var.
Arkadaşlarına yardım etmeyi seviyor ama beraber olduğu kadının ufak tefek isteklerini bile yapmaktan olabildiğince kaçıyor.
Kadının duygusal ihtiyaçlarına çoğu kez kayıtsız. Uzun yakınmalarla elde edilen ilgisi, kısa sürede dağılıyor.
Duygusal olgunluktan uzak.
Komik davranışlar sergiliyor.
Bilgisayar, video ve kâğıt oyunları oynamak, saatlerce tv izlemek gibi şeylerle vakit geçirmekten hoşlanıyor.
Beraberce bir şey yapmak, ancak o isterse mümkün.
Kendi düşüncesine uymayan fikir ve önerileri dinlemiyor bile.
Bencil ve kendine âşık.
Rahatlamakta zorlanıyor; hemen her zaman gergin.
Durup dururken öfke nöbetine tutulabiliyor.
Maço söylemleri var. Bu davranış özellikle reddilme korkusuna kapıldığında ortaya çıkıyor.
Kıskanç. Kadının bağımsızlığı fikri onu öfkelendiriyor.
Tuhaf korkuları ve gizliden sezilen bir özgüvensizliği var.
Kadını, aşırı duygusal olmakla suçluyor ; karşısında put gibi durarak onu çıldırtabiliyor.
Yaşamın getirdiği sorunları aşmak için alkol ve madde kullanmaya eğilimli.
Annesiyle sorunları var. Babasıyla ise anlaşamıyor. Onların kendisini onaylamadığını hatta sevmediğini düşünüyor.
Otoriteyle sorunlar yaşıyor.
Ve kadınların kafasını karıştıran, onları en çok üzen ortak özellik ise şu:
Gerçeklerden kaçıyor. Evliliğe, çocuk sahibi olmaya hazır olmadığını söylüyor.
Yaşının otuzun, kırkın üzerinde olması, bu durumu değiştirmiyor.
Kendisi yaşlandıkça, ilişki kurduğu kadınların yaşı küçülüyor.
Birine ait olmanın, kendisini ürküttüğünü anlatıyor.
En büyük kaygısı, kaçamayacağı bir durumun içine düşmek.
Konuyla ilgili 1983 yılında bir kitap yayınlayan Psikolog Dan Kiley’e göre, aslında tüm bu bulgular, sorunlu bir davranış tablosunu tanımlıyor:
PETER PAN SENDROMU
Bu sendrom, hiç büyüyemeyen bir erkeğin sergilediği ruhsal bir bozukluk demek.
Erkek, fiziksel olarak bir yetişkin olsa bile, duygusal anlamda çocuk kalıyor.Çocukluğun, sorumsuz dünyasından çıkmak istemiyor.
Sendromun adı, İskoç roman ve oyun yazarı J. M. Barrie'nin roman kahramanından alınmış.
O romanda, yaşlanmayı reddeden haylaz bir çocuktur, Peter Pan.
Bitmeyen çocukluğunu, Varolmayan Ülke (Neverland) adındaki küçük adada, çocuk çetesiyle, maceradan maceraya atılarak geçirir.
Sonsuza kadar çocuk kalmak, çocuk dünyasında yaşamak ister.
Prof. Humbles Ortega’nın yaptığı klinik araştırmalara göre, Peter Pan Sendromunu ortaya çıkaran en önemli etken, ebeveynlerin aşırı korumacı olmasıdır.
Bu çocuklar, sorumluluk almayı ve problem çözmeyi öğrenemedikleri için, yetişkinler dünyasını içinden çıkılmaz bir kaos gibi algılarlar.
O dünyanın sorunlarını ve sorumluluklarını korkutucu bulurlar.
Bu erkeklerin çoğu, kendilerinde olmayan özelliklere sahip kadınlarla ilişki kurarlar: Güçlü, sorumluluk sahibi, ciddi, empati yeteneği gelişmiş yani karşısındakinin duygularını anlayabilen kadınlardır onlar.
Peter Pan erkeklerle beraber olan kadınlar, sahiplenici bir yapıya sahiptirler; nitekim bir süre sonra, ilişkide anne kimliğine bürünürler.
İlişki de böylece heyecanını yitirmeye ve rutin bir hale geçmeye başlar.
Bu durum Peter Pan için, kendini gerçekleştiren bir kehanettir adeta.
Sıkıcılıktan kaçmak için, yalanların, uzaklaşmaların ve kaçamakların kapısını aralamaya başlar.
Kriz başlar!
Bu erkeklerin çocukları olduğunda, bir baba olarak onlarla duygusal bağ kursalar bile, sorumluluğunu almaktan olabildiğince kaçınırlar.
Peter Pan Sendromu yaşayan erkeklerin, bu durumu değiştirmek için ciddi bir yüzleşme ve kendini geliştirme çalışması yapması gerekir. Çalışmada başarı, değişimi kendisinin istemesine bağlıdır. Onu değişime zorlamak, çoğu kez yarar sağlamaz.
Kadınların, bu sendromu yakından tanımaları önemlidir.
Yaşadıklarının, kendilerinin neden olduğu rastgele bir sorunlar yumağı değil, derli toplu bir davranış bozukluğu olduğunu öğrenmeleri bile çok rahatlatıcıdır.
İlişkinin başında Peter Pan erkeklerin kendilerini idealleştirmesinin büyüsüne kapılan kadınlar, bu durumun sonsuza dek süreceğini sanırlar.
Birçok kadın, bir gün sorumluluk üstleneceği umuduyla, bu erkeklerin uğruna, en değerli gençlik yıllarını, anne olma şanslarını feda eder.
Hep sabırlı olmaları telkin edildiğinden kadınlar, çocuksu erkeğin sergilediği sorumsuzluk, aldatma hatta şiddet gibi davranışlara yıllarca tahammül eder.
Peter Pan erkeklerle ilişki kuran kadınların unutmamaları gereken en önemli şey, ciddi bir ilişkinin ancak, olgun, sorumluluk sahibi, duygularını ve düşüncelerini dengeli biçimde ifade edebilen iki insan arasında kurulacağı gerçeğidir.
Kadınların, çocuksu erkeklerin yarattığı sorunların üzerine akılcı biçimde gitmeleri, onları da sorumluluk almaya ve bilinçli çözümler geliştirmeye yönlendirmeleri gereklidir.
Bu kadınların annelik rolünü oynamaktan vaz geçmeleri, erkeğin çocuk rolünden çıkmasına katkıda bulunacaktır.
Burada en önemli görevse, ailelere düşmektedir.
Ailelerin, çocuklarına içten sevgi vermenin yanı sıra zorbaca değil akılcı kurallar koymaları, yaşlarına ve güçlerine uygun sorumluluklar vermeleri, sosyal yaşam ilkelerini öğretmeleri, onların ileride, yeni Peter Pan’lar olmalarını engelleyecek, özgüvenli ve sorumlu birer birey haline gelmelerine büyük katkıda bulunacaktır.
Erkek, fiziksel olarak bir yetişkin olsa bile, duygusal anlamda çocuk kalıyor.Çocukluğun, sorumsuz dünyasından çıkmak istemiyor.
Sendromun adı, İskoç roman ve oyun yazarı J. M. Barrie'nin roman kahramanından alınmış.
O romanda, yaşlanmayı reddeden haylaz bir çocuktur, Peter Pan.
Bitmeyen çocukluğunu, Varolmayan Ülke (Neverland) adındaki küçük adada, çocuk çetesiyle, maceradan maceraya atılarak geçirir.
Sonsuza kadar çocuk kalmak, çocuk dünyasında yaşamak ister.
Prof. Humbles Ortega’nın yaptığı klinik araştırmalara göre, Peter Pan Sendromunu ortaya çıkaran en önemli etken, ebeveynlerin aşırı korumacı olmasıdır.
Bu çocuklar, sorumluluk almayı ve problem çözmeyi öğrenemedikleri için, yetişkinler dünyasını içinden çıkılmaz bir kaos gibi algılarlar.
O dünyanın sorunlarını ve sorumluluklarını korkutucu bulurlar.
Bu erkeklerin çoğu, kendilerinde olmayan özelliklere sahip kadınlarla ilişki kurarlar: Güçlü, sorumluluk sahibi, ciddi, empati yeteneği gelişmiş yani karşısındakinin duygularını anlayabilen kadınlardır onlar.
Peter Pan erkeklerle beraber olan kadınlar, sahiplenici bir yapıya sahiptirler; nitekim bir süre sonra, ilişkide anne kimliğine bürünürler.
İlişki de böylece heyecanını yitirmeye ve rutin bir hale geçmeye başlar.
Bu durum Peter Pan için, kendini gerçekleştiren bir kehanettir adeta.
Sıkıcılıktan kaçmak için, yalanların, uzaklaşmaların ve kaçamakların kapısını aralamaya başlar.
Kriz başlar!
Bu erkeklerin çocukları olduğunda, bir baba olarak onlarla duygusal bağ kursalar bile, sorumluluğunu almaktan olabildiğince kaçınırlar.
Peter Pan Sendromu yaşayan erkeklerin, bu durumu değiştirmek için ciddi bir yüzleşme ve kendini geliştirme çalışması yapması gerekir. Çalışmada başarı, değişimi kendisinin istemesine bağlıdır. Onu değişime zorlamak, çoğu kez yarar sağlamaz.
Kadınların, bu sendromu yakından tanımaları önemlidir.
Yaşadıklarının, kendilerinin neden olduğu rastgele bir sorunlar yumağı değil, derli toplu bir davranış bozukluğu olduğunu öğrenmeleri bile çok rahatlatıcıdır.
İlişkinin başında Peter Pan erkeklerin kendilerini idealleştirmesinin büyüsüne kapılan kadınlar, bu durumun sonsuza dek süreceğini sanırlar.
Birçok kadın, bir gün sorumluluk üstleneceği umuduyla, bu erkeklerin uğruna, en değerli gençlik yıllarını, anne olma şanslarını feda eder.
Hep sabırlı olmaları telkin edildiğinden kadınlar, çocuksu erkeğin sergilediği sorumsuzluk, aldatma hatta şiddet gibi davranışlara yıllarca tahammül eder.
Peter Pan erkeklerle ilişki kuran kadınların unutmamaları gereken en önemli şey, ciddi bir ilişkinin ancak, olgun, sorumluluk sahibi, duygularını ve düşüncelerini dengeli biçimde ifade edebilen iki insan arasında kurulacağı gerçeğidir.
Kadınların, çocuksu erkeklerin yarattığı sorunların üzerine akılcı biçimde gitmeleri, onları da sorumluluk almaya ve bilinçli çözümler geliştirmeye yönlendirmeleri gereklidir.
Bu kadınların annelik rolünü oynamaktan vaz geçmeleri, erkeğin çocuk rolünden çıkmasına katkıda bulunacaktır.
Burada en önemli görevse, ailelere düşmektedir.
Ailelerin, çocuklarına içten sevgi vermenin yanı sıra zorbaca değil akılcı kurallar koymaları, yaşlarına ve güçlerine uygun sorumluluklar vermeleri, sosyal yaşam ilkelerini öğretmeleri, onların ileride, yeni Peter Pan’lar olmalarını engelleyecek, özgüvenli ve sorumlu birer birey haline gelmelerine büyük katkıda bulunacaktır.
Doç. Dr. Şafak Nakajima
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder