Günün Sözü

Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Ahir zamanda fitne

İki Cihan Serveri Efendimiz (sallallâhü aleyhi vesellem)’in şöyle buyuruyor:

“Bahtiyar kimse odur ki, fitnelerin kol gezdiği dönemde fitnelerden uzak durur.”

(Ebû Dâvûd, Sünen; Taberânî, el-Mu’cemül-Kebîr)

.
Kargaşa, hile, entrika, ayrılık, ihtilaf, fesat, bozgunculuk gibi manalara gelen “fitne” dinimizde en çok sakındırılan ve uzak durulması için ihtarda bulunulan hususlardan birisidir. Kur’an-ı Kerim’de sıkı sık fitne ve fesattan uzak durulması tembihlenmiş ve fitneye sebep olanlar kötülenmiştir.

“(O münafık düşman) Senin yanından ayrılınca, ülkede fesat çıkarmak için çabalar durur,

Ürünleri ve nesilleri mahvetmek için uğraşır.

Allah ise, fesadı (bozgunculuğu) sevmez.

(Bakara Suresi, 2/205)

Fitnenin kötülüğü ve ona karşı nasıl davranılması gerektiğine dair bazı hadisler ise şöyledir:

“Fitne uykudadır. Onu uyandırana Allah lanet etsin.” 

(Suyûtî, el-Câmius-Sağîr)

“Fitne ve anarşi döneminde ibadet, sevap bakımından bana hicret etmek gibidir.” 

(Müslim, Fiten, 130; Timizi, Fiten, 31; İbn- i Mâce, Fiten, 14; Müsned, 525) 

Bir hadis-i şerifte de fitne devrinde ayakta duranın, yürüyenden; oturanın da ayakta durandan hayırlı olduğu bildirilmiştir.

Kargaşa ve fitneye çoğu zaman asılsız haberler, güvenilir bir kaynağı olmayan kulaktan dolma bilgiler sebep olmaktadır.

Yine duyduğu her şeyi her yerde söylemek, hele bir de ona ilaveler katarak yönünü değiştirmek fitneye sebep olan hususlardandır.

Bütün bunlar ise İslam’da büyük bir günah ve çok ciddi bir vebâldir.

Mü’minlerden istenen tavır da her söylenene, fitne ve şâyialara itibar etmemeleri,

duydukları sözleri ve karşılaştıkları hadiseleri tahkik etmeleridir.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu mevzuda:

“Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa,

Onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın.

Yoksa, gerçeği bilmeyerek bir takım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” 

(Hucurât Suresi, 49/6)

“Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb gibi organların hepsi de sorguya çekilecektir.”

(İsrâ Suresi, 17/36)

Allah Rasülü (aleyhissalâtü vesselâm) da bu konuda;

“Her duyduğunu başkalarına söylemesi kişiye günah olarak yeter.” 

(Sünen-i Ebî Dâvûd; Sahih-i İbn-i Hıbbân) buyurmaktadır.

Bazen güzel, doğru bir sözü bile vakitsiz ve yerinde olmadan söylemek, nakletmek büyük hatalara, fitnelere yol açabilir.

Kur’an-ı Kerim’de ise fitne hakkında şöyle buyrulmuştur:

“Fitne, insan öldürmekten bile daha büyük bir kötülüktür.” 

(Bakara Suresi, 2/217) Bu sebeple Bediüzzaman Hazretleri:

“Her sözün doğru olsun, her hükmün hak olmalı.

Lâkin hakkın olamaz her doğruyu söz etmek. Bunu iyi bilmeli.”(Lemeât) demektedir.

Yutmadan önce çiğnemek ne ise, konuşmadan önce düşünmek de odur. Son olarak, mevzumuzu bir hadisi-işerif ile bitirelim:

“Fitne ve fesat için, insanların arasını bozmak için söz taşıyanlar cennete giremez.” 

(Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder