Gün geçmiyor ki "başörtüsü" mevzusunda maksadını aşan yahut hakaret içerikli olan yorumlar yapılmasın. Baştan belirteyim artık rutin halini almış olay döngüsü içerisinde bu tip hakaretamiz yorum sahiplerini yahut yorumlarını mühim bulmuyorum, bir değer atfetmiyorum, konu edilmesi gereği ise bir hakka tecavüzden kaynaklı olması.
Başörtüsüne yönelik sözlü veya fiili saldırıların yoğun olmasının nedeni, sosyal hayat içerisinde başörtülü kadının görünür olması, bir şekilde muhatap tarafından "kolay hedef" edinilmesinden kaynaklı. Ayrıca mevzu yalnızca Türkiye'ye de özgü değil dünyanın herhangi bir yerinde de mevzu böyle... Avrupa'da 70 yaşının üzerinde olan iki kadın başörtülerine hakaret edilerek tartaklandı, hamile bir kadına bira şişesi fırlatıldı, bir başka başörtülü kadın trenin altına atılmak istendi...
Efsaneye göre Tanrı Zeus göklerde zevk ve sefa içinde yaşarken insan Prometheus aşağılarda cefa içinde yaşamaktadır. Bir gün Prometheus, Zeus'tan ateşi/uygarlığı çalar ve insanın hizmetine sunar, bu bir nevi Tanrısal düzene isyandır. Sonuç olarak; Tanrı'nın merkezden alınıp, merkeze insanın/aklın konulduğu bu tasavvur, hümanist dünya tasavvurun orijinidir. Hümanistler için Tanrı zalim bir varlıktır.
Kur'ân-ı Kerim'de müşrik Araplardan bahsedilirken, onların bir şirk toplumu olsalar dahi hali hazırda bir Allah fikrine sahip olduklarının belirtildiğini görürüz. Ama nasıl bir Allah? Dinlediğim bir yorum konuyla ilgili olarak Yunus Suresi 22-24. âyetleri örnek vererek; bir Allah inançları mevcuttu ama bu Allah, -belki Tanrı desek doğru olur- zorda kalındığında anılan, zorluktan kurtulunduğunda unutulan bir Allah şeklindedir, ki bu Allah algısı -haşa- zorba bir Allah anlayışını çağrıştırır, diyordu. Buna ek olarak, yine âyete ve mevcut olumsuz örneğe bakarak, merkezden alınan bir Allah algısının mevcudiyetini ve bununla birlikte sadece "gerek duyulunca" başvurulan bir Allah anlayışının kendilerinde var olduğunu görebiliriz. Buna mukabil, yine bir yorum ve Elmalılı Hamdi Yazır, 'Besmele'de geçen, ilk başlangıçta geçen Allah'ın "Rahman" ismi üzerinde durur, "Rahman" ismi ile tüm bu yanlış, çarpık ve eksik Allah anlayışlarının terkinin telkin edildiğinden bahseder.
Mevzumuza dönecek olursak; gerek Türkiye, gerek Türkiye dışındaki başörtülüleri hedef seçip, nefret objesi haline getirenler olsun bunların nefret tutumları aslında merkezdeki Allah'ın kendilerine hatırlatılmasından kaynaklıdır. Çok net bir şekilde, 'Bizi örteceğinize kendi nefsinizi terbiye edin öküzler' diyen kadının da, "Başörtüsü Arap geleneği, erkek baskısı sonucu ortaya atılmış bir şeydir" diyen tipolojinin de, "Allah istese kadınları örtülü yaratırdı" diyen şahsın da aslında örtünün dini bir emir olduğuna inandıklarını düşünüyorum. Bir inanca yönelik saldıran sıfatından kendilerini temizlemek için örtünün dini bir emir olmadığı iddiasından yürüdüklerini düşünüyorum, aynı kesim dine yönelik eleştiriler noktasında Yahudilik ve Hristiyanlık örneklerinde bir saldırı planlayamadıklarından, İslam'a yönelik saldırılarını bu şekilde yansıtma ile örtmeye çalışıyorlar.
"Fundamentalizm/aşırı-kökten dincilik" kavramı, aslında tüm dinler için kullanılabilecek bir sıfat iken bir takım hümanist-feminist çevrelerce İslam ile bir arada kullanılır, İslam'ın bir sıfatı olarak gösterilmek istenir. İslamî Fundamentalistleri ise "kadını hayatın dışına itmek, örtmek, baskı altında tutmak" gibi tanımlarla birlikte anar ve bir nevi örtülü kadını "kurtarılacak varlık, baskı altında bir varlık" olarak göstermek isterler. Bu gaye ile İslam'ın erkek egemen bir din olduğu, Müslüman kadınların düşünemediği-seçemediği, erkek kontrolünde bir hayat sürmek zorunda kaldığı, kadın bedeninin bir kontrol aracı olduğu savını ortaya sürerler. Böyle örnekler olsa dahi bu örnekleri genelleyerek, başörtülü kadınların "inancım ve tercihim" savunmasını çürütmek niyetindedirler zira başörtülü kadın, hümanist dünya tasavvuru içerisinde 'Merkez Allah'tır diyen, bunu üzerinde taşıyan, bunun propagandasını yapan kadındır.
Başörtüsü kullanmayan ya da başörtüsüne karşı olan kesimin, başörtüsü mevzusunda başörtülülerden daha çok konuştuğu, yerme, yıkma, anlam yükleme açısından başörtülülerden fazla sahiplendiği bir zeminde başörtüsünün çektiği sahipleneni belâsıdır. 'Merkez Allah'tır propagandası yapan her kadın, her dönem ve hemen her mekânda maalesef sataşmalara maruz kalacaktır. Erkeğin de gözünde setre/örtü olması gereğine inanarak, "Dilediğini yapamazsın çünkü başörtülüsün" savıyla tüm sorumluluğu bizlere yükleyen kesimden beri, "Örtü tercihin olamaz zira emir değil, sen de düşünemeyen bir varlıksın" diyenlerden azade inandığımız gibi yaşamaya devam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder